Bugün Toprak'ın dördüncü doğumgününü kutladık. Her sene olduğu gibi, bu sene de evdeydik. Ancak bu sene geçen senelerden farklı olarak, doğumgünü katılımcıları Toprak'ın da isteği üzerine arkadaşları ve onların anne babaları idi. Yani yaşdaş çocuklar bir araya gelip eğleneceklerdi. Biz de üzerimize düşen görevleri yaptık; çocuklar dans etsin, bir arada eğlensin diye bu sene bir animatör tuttuk. Ve şansımız yaver gittiği için de bir yerine iki kişi geldiler.
6 çocuk, 2 animatör, 6 ana, 4 baba ve bir de babaanne ve dede. Benim ve, sonradan Serhat'la da konuştuğumuz üzere, Serhat için şimdiye dek katıldığımız en güzel ve en samimi doğum günü kutlamasıydı... Sadece Toprak'ın sevdiği ve çağırdığı arkadaşları ve bizim de sevdiğimiz anne-babaları vardı.
Çok şükür ki, babaanne ve dede de bizimleydi. Babaanne kendini çok iyi hissetmese de kalktı geldi ve torununu kutlama kıyafetleri içerisinde, saçı başı taranmış halde görünce çok duygulandı ve bana şöyle dedi: Didem, bu ne olmuş yahu? Ne zaman bu kadar büyüdü Toprak?... Kim bilir o anda aklından neler geçti canım kayınvalidemin? Sağlığına kavuşmayı beklemek nasıl bir şey? Aslında hepsinin terapi konusu olduğunu görüyorum şimdi düşündüğümde... Anneanne ve diğer dede olmayınca, sağlık koşulları da elvermeyince, itiraf etmeliyim ki onların yalnızlığı bana da çok dokundu. Eminim evlatlarına daha da çok dokunmuştur. Bir yandan konduramıyorsun, bir yandan çocuğun için eğleniyor görünmek ve dahası eğlenmek gerekiyor, sıkıntısı sonradan bir yerlerden çıkıyor..
Doğum günü kutlamasına dönersek, doğum gününü nasıl kutlamak istediğini sorduğumuzda bizden istediği şeyler kuzeni İdil'in doğum gününde görüp de çok beğendiği eğlence dolu 'Korsan Abi', içi oyuncak ve sakız dolu 'şimşek figürlü pinyata', onun seçtiği dans müzikleri, birlikte olmak istediği arkadaşları Efe Okur, Mert Yener, İdil Ergin, Vera Coşkun, Ege Atılgan, bir de sınıf arkadaşları Derin ve Kaan. Derin ve Kaan dışında, doğum günü kutlamasında istediği her şey gerçekleşmişti. İsteklerini de biz yönlendirmiştik tabi. Bütçemizin yettiği kadarıyla bir kutlama yaptık. Mesela Toprak İdil'lerin evinin oradaki kafede yapmak istedi ama 'orada yapmak bize pahalıya gelecek, biz evimizi düzenlemeyi ve süslemeyi düşünüyoruz', dediğimizde tepkisi hemen ve çok olumlu bir şekilde 'tamam o zaman, arkadaşlarımı bizim evimize çağıralım o zaman' şeklinde oldu :)).
Aslında doğum günü kutlamasından çok, o gün için yaptığımız hazırlık süreci Toprak'ın belki de en çok keyif aldığı ve sindirerek yaşadığı anlardı, ailecek güzel vakit geçirip, paylaştığımız ve onun için bir şeyler yaptığımız o değerli anlar. Diğer bir deyişle, bizim eğlence çarşamba akşamı salonu ve girişi süsleme girişimimizle başladı. Havaya girmek için eğlenceli müzikler açtık. Bir gün önce şişirdiğimiz mini balonlarımızla, şişireceğimiz büyük balonlar, rengarenk zincir süsler ve renkli yuvarlak fenerle girişi ve salonu süslediğimiz anlarda Toprak'ın neşesi görülmeye değerdi. Balonları ardı ardına şişirtiyor, bir yandan dans ediyor, astığımız zincir süslere bakarak 'çok güzel oldular' diyerek bize övgüler yağdırıyordu. Dans ederken bize figürlerini gösteriyor ve bak böyle dans edeceksin anne, diyordu. Çok tatlı oluyorlar bu dönemde yaa, hani o ben süperim inancı var ya, içlerinde harbiden süper hissediyorlar, hissediyorum bunu...
Kutlama günü gelip çattığında, uzun zamandır bekleyen dört yaşının son demlerini yaşayan sevgili oğlumuz inanamadı. Sabah uyandık ve kahvaltının ardından pastayı süslemeye giriştik. Toprak için çok heyecanlı anlardı. Cuma günü okuldan gelince gördüğü mavi renkli pastası karşısında 'vay be, ne güzel olmuş! bunu tek başına mı yaptın?' demişti. Evet dedim (ama mükemmeliyetçi yapımı sürdüyor olsaydım o kadarını bile yapamayıp vazgeçebilirdim, öyle zorlandım ve çok uğraştım ama yılmadım. Sevgiyle, özenle ve azimle yeniden yeniden deneyip, yaratıcı olup sonunda güzel bir şey ortaya çıkarttım. Elbette şaheser olmadı, sonuçta her bir tarifi ilk kez deniyordum ve bir çok şeyi değiştireceğimi ve belki de hiç kullanmayacağımı öğrenmiştim. Niyet önemliydi ve beni ayakta tutan da o oldu :) Bu noktada kendimle gurur duyduğumu ve acayip takdir ettiğimi belirtmek istiyorumm.) ve işte şimdi o masmavi pastayı oldukça renkli ve cıvıltılı hale getirmek üzere süsleyecektik. Masaya tüm malzemeleri aldık ve elbette yine neşeyle pastayı süsledik. Artan krem şantileri yemek ve pasta kenarına renkli şekerleri serpmek dışında pek bir şey yapmasa da orada olmak ve gözlemlemek ona çok iyi geliyordu.
Kutlama sabahı Serhat da ben de bir ahenk içerisinde bir gün önceden paylaştığımız işlerimizi tamamladık ve eğlenceye birlik beraberlik duygusu içinde hazırlandık. Nasıl başlarsa öyle gider.. Doğum günü kutlamasından çok büyük keyif almamızın sebebi, yalnızca o kutlamaya bel bağlamış olmamamız, ona hazırlanma sürecini de kutlamanın bir parçası olarak görmemiz ve zevkle yapmamızdı. Bir mecburiyet değil, severek geliştirdiğimiz bir projeydi adeta. Yani bizim hislerimiz böyleydi. Bu doğum gününü özel ve farklı yapan da bu hislerdi...
Korsan abi, Pamuk Prensesle gelmişti, bu ne güzel sürpriz! Bu iki masal kahramanı başlarda biraz zorlandılar çocuklarımız yaş aralığı ve gelişimsel dönemlerinin özellikleri nedeniyle (3 yaş 10 ay ile 4 yaş 9 ay arası). Hala oyuncaklarla ve paralel oyunu yoğun olarak tercih ettikleri, kalabalıkta sosyal fobi yaşayabildikleri bu dönemde, çocukları bir araya getirip yeni oyunlar öğretmek ve eğlendirmek, her şeyden önce galiba birazcık animtörlerimizin gözünü korkuttu. Biraz benim animatörleri cesaretlendirmem ve Toprak'ı angaje etmenin yolunu biliyor olmamın avantajı ile çoğunun ilgisini toplamayı başardık. Herkesten büyük olan ve grup oyunlarına hevesli olan yeğenimiz İdil, gruba en son katılan olarak hepimizi şaşırtmıştı ama ona pek bir şey belli etmedik tabi. Yalnızca ona tekliflerde bulunduk zaman zaman ve sonunda çok eğlenceli olacağını düşündüğü bir oyuna yine ısrarlarımız sonucunda katılmayı kabul etti. Yine de biraz nazlıydı, annesi yok diye miydi acaba? Efenin de ısınıp, annesinden bağımsız dolaşması için 15-20 dakika geçmesi gerekmişti. Diyebilirim ki sadece Vera her an eğlenceye hazır ve nazırdı. Maşallah sana! Toprak da pek bir kırılgandı. Sanki hayalindeki eğlence bu değildi.. Enteresan! Neyse, sonunda eğlenmeye başlamıştık. Hatta diyebilirim ki tüm anne-babalar da eğlencenin merkezindeydik :)))
Şu üç kuzene bakın, nasıl da büyüyorlar...
Oyunlar oynadılar (oynadık), balonlardan kılıçlar, çiçekler, köpekler yaptı korsan (Yakup)abimiz,yüz boyama ile kılıktan kılığa girdi çocuklar ve sonunda, çocuklar iyice yorulmadan pastayı kestik ve pinyatayı patlattılar.. Hepsi çok çok güzeldi, benim ve bizim için.
Kendi başımıza hazırlanmayı göze aldığımız bir kutlama, geçmişten gelen tüm kaygılarımıza, yorgunluklarımıza, acemiliğimize rağmen, kendimize ve biz olmaya inanarak gerçekleştirdiğimiz etkinlik.. Çok şükür anlımızın akıyla başardık :D
Gelen herkese, varlıklarıyla kattıkları güzellikler için çok teşekkürler.. İyi ki varsınız!